Rota: Susla – Boğazcık
Bugün Boğazcık’a gitmek istiyoruz ama dün su bulmak için git-gel yolun büyük bir kısmını iki kez yürümek zorunda kalmıştık. Tekrar aynı yolu yürümek istemiyoruz, ayaklar da isyanlarda zaten.... Read More | Share it now!
Bugün Boğazcık’a gitmek istiyoruz ama dün su bulmak için git-gel yolun büyük bir kısmını iki kez yürümek zorunda kalmıştık. Tekrar aynı yolu yürümek istemiyoruz, ayaklar da isyanlarda zaten.... Read More | Share it now!
Sabah erkenden Mete’nin temizlik sesiyle uyanıyoruz. Çadır toplama derdimiz de olmadığı için hızlıca bir şeyler atıştırıp yürüyüşe başlıyoruz. İlk tepeyi aşınca manzara muhteşem, uzun uzun izlemeden yola devam edilmiyor. Sonrasında da hep güzel manzara ama tepeleri ine çıka, insanda bakacak hal kalmıyor.... Read More | Share it now!
Kahvaltı için sabah 8 de kalkmayı başardık ama Dede pansiyondan kolay ayrılamadık. Burada bizi çeken, huzur veren bir şeyler var ve ayrılmak bizim için hiç de kolay olmadı. Kahvaltıyı sincap ve kuş izleyerek yapmak bize her zaman nasip olmadığı için tadını çıkarıyoruz. Veeee tabiki geç kalıyoruz, güneş de tepemizde ihtişamla parlıyor. Bizim ayaklar da dün biraz zorlanmış, falakadan çıkmış gibiler. Hem sıcaktan hem de ayaklardan gözümüz yürümeyi kesmiyor. Çok şükür ki; pek sık olmasa da Çukurbağ’dan Kaş’a dolmuş olduğunu öğreniyoruz ve yürüyüş yerine bunu tercih ediyoruz. Öğlen 2 dolmuşuyla Kaşa geçiyoruz, önce kamp için yiyecek alışverişi yapıyoruz sonrasında da tıka basa yemek yiyoruz. Yürüyüş boyunca normalden kat kat fazla yemek yedik, doymak bilmedik adeta.... Read More | Share it now!
Dün akşam Hüseyin ile Alman yoldaşlar, yolun bir kısmını araçla gitmek üzere anlaşmıştı. Sabah Almanların bir bildiği vardır biz de öyle yapalım dedik ve Hüseyin’in bizi araçla birkaç km ileriye bırakmasını istedik. İyi ki öyle yapmışız yoksa bugün bitmezdi. Yol üzerinde köyden geçmiyoruz ve yanımızda yeterli yemek de yok. Suyu da ancak mataralar boşalınca bulabiliyoruz. Ama yolun başlangıç kısma rahat ve keyifli, orman içinden ilerliyor.... Read More | Share it now!
Sabah bakkaldan aldığımız emek peynirle kahvaltımızı edip, oldukça güzel bir rotaya başlıyoruz. Nerede bizim yol arkadaşlarımız diye düşünürken, öğlen yemek molası için durduğumuz Hüseyin’in evinde rastlıyoruz onlara ve sonunda fotoğraf da çektiriyoruz, yaba daba duuuuu... Read More | Share it now!
Sabah erkenden kalkıp kendimizi dik yokuşlara vurduk. Kalkan’da ve aslında Likya yolu boyunca pek çok kez dendiği gibi ‘çok affedersiniz katır yolu orası’. İşte tam da bu yüzden oldukça dik bir yokuş. Canımız çıka çıka çıktığımız yolu da kaybedince inattan dönmek de zor geliyor, ha düştük ha düşücez kendimizi asfalt yola atıyoruz. İşte bizim yaptığımız en büyük yanlış bence budur, işaret göremediğini fark ettiğin anda hemen geriye dön ve kontrol et, ve işareti görünceye kadar geri dönmeye devam et; yoksa işler çok çetrefilli bir hal alabiliyor ve çok daha fazla yorulabiliyorsun. Asfaltta çıktığımızda bizde ne hal var ne derman, mecburen otostop çektik 🤔 Duran araba İngiliz bir çiftte aitti – ki zaten Kalkan ve civarı artık İngilizlerin egemenliğinde – sağ olsunlar bizi Bezirgan girişine bırakıyorlar.... Read More | Share it now!
Bugün de ne yazık ki yürümedik. Çünkü likya yolu Akbel – Patara – Kalkan diye devam ediyor, bizse dün Patara’ya gittiğimiz için Akbel – Kalkan arasını kestirmeden gitmek istiyoruz. O yüzden oteldeki kahvaltı sonrası dolmuşla Kalkan’a geçtik ve direk Sevgi Otele gittik. Dün aklıma arkadaşım Deniz’in Kalkanlı olduğu hatta bir de otellerinin olduğu geldi. İyi ki de gelmiş, hem çok güzel ağırlandık, hem ailesiyle vakit geçirme şansımız oldu hem de ailesi buranın yerlisi olduğu için, yıllar içinde Kalkan’ın nasıl değiştiğini dinleme fırsatımız oldu.... Read More | Share it now!
İşte bizim keyif günümüz, gene tembelliğe vurduk ya neyse. Sabah mükellef bir kahvaltının ve ailenin küçük fertleriyle oynamanın keyfini çıkarıp, sonrasında yola çıkıyoruz ki ne görelim, gene bizim Alman yoldaşlar. Gittikçe kaynaşıyoruz ve merak ediyoruz neredeler tekrar görür müyüz diye. Yürüyüşe birlikte başlıyoruz, zamanla tempo farkından aramız biraz açılıyor.... Read More | Share it now!
Dün gece yolun bir kısmını yürüdüğümüz ve pek de hoşlanmadığımız ve tamam kabul edelim biraz da geç kaldığımız için, bize dolmuş yolları göründü. İlk durağımız Letoon, bu sayede bu yılki müze kartımızı da çıkarmış oluyoruz. Likya yolu boyunca da işimize yarıyor doğrusu. ... Read More | Share it now!
Sabah erkenden kalkıp toparlanıyor ve Halil amcanın bize getirdiği kayısıları ve çay yapan ablanın domateslerini mideye indirip yola çıkıyoruz. Gözleme yapımı henüz başlamadığı için maalesef gözlemeleri yemek nasip olmadı yine. Bugün ki ilk hedefimiz Gavurağılı’ya öğlen varıyoruz ve yemek için Candanın bahçesine gidiyoruz. Muhteşem bir bahçe içinde verdiğimiz uzun molada Alman yol arkadaşlarımız yine bize yetiştiler. Yetiştiler diyorum ama onlar Bel’den geldikleri için bizden önde sayılırlar aslında 🙂... Read More | Share it now!