Geçen sene yaptığımız yürüyüşümüzü düşündükçe aynı duyguları tekrar yaşayıp heyecanlanıyoruz. Peki Likya macerasından bize neler kaldı?
Elbette pek çok güzel insanla karşılaştık, hayvanları sevdik, doğaya daha da yakınlaştık. Ama neredeyse üzerinden bir yıl geçmesine rağmen uzun süreli etkilerini de görüyoruz. Buyurun etki listesi:
- Eşya bağımlılığımızı yendik. İnsan bir ay boyunca bir çantayla yaşayabiliyorsa, kullanamayacağı kadar çok eşyaya neden ihtiyaç duysun? Bu mantıkla kendimizi kontrol altına almaya başladık, evimizi buna göre düzenliyoruz. Kullanmadığımız eşyalardan kurtuluyoruz, ihtiyacımız olmayan şeyleri almıyoruz.
- Marka bağımlılığımızı da yendik. Artık alacağımız ürünün içeriğine bakıyoruz, üstündeki amblem ve paketi ilgimizi çekmiyor.
- Yürüyüş boyunca telefonsuz da yaşanabilineceğini görmek günlük hayatımızdaki teknolojik alışkanlıklarımızı gözden geçirmemizi sağladı.
- İstanbul’da yaşamak insanlara olan güvenimizi sarsmış ve yalnızlaşmışız. Yürüyüş boyunca bize karşılıksız yardım eden onlarca insan bize kendimizi sorgulattı ve insanlara daha çok güvenmeye başladık.
- Yol boyunca İstanbuldakine kıyasla daha fazla insanla iletişim kurduk. Sosyal çevremizden farklı profildeki insanlarla, ekonomiden, siyasetten konuştuk. Ufkumuzu açan sohbetler oldu.
- Çift olarak iletişimimizi geliştirdik, çünkü yol boyunca bol bol konuşacak vaktiniz oluyor:)
- Bahar böcek korkusunu yendi.
- Doğal beslenmenin farkını anladık. Yediğimiz kayısının, domatesin tadı hala damağımızda. İstanbulda aldığımız yiyeceklerin doğallığından emin olamasak da, daha çok evde yemek yapmaya başladık, semt pazarını tanıdık, sevdik. Sütümüzü açık alıp, yoğurdumuzu kendimiz yapmaya başladık.
- Küçük şeylerin kıymetini anladık. Yorucu bir gün ve uzun bir uğraş sonucu hazırlanan kahve bile içinizi mutlulukla doldurabilir.
- Hiçbir koşulda telaşlanmayın, ya doğa ya da bir insan elbet yardımınıza gelir!