Rota: Üzümlü – İslamlar – Akbel
Zorluk: orta
İşte bizim keyif günümüz, gene tembelliğe vurduk ya neyse. Sabah mükellef bir kahvaltının ve ailenin küçük fertleriyle oynamanın keyfini çıkarıp, sonrasında yola çıkıyoruz ki ne görelim, gene bizim Alman yoldaşlar. Gittikçe kaynaşıyoruz ve merak ediyoruz neredeler tekrar görür müyüz diye. Yürüyüşe birlikte başlıyoruz, zamanla tempo farkından aramız biraz açılıyor.
Bu kısımda hiç unutamadığım, yürüyüş boyunca karşılaştığım en asabi köpekle de karşılaşıyoruz, kıl payı saldırmadı bize. Hatta şaşırıyorum alışamadın mı hala sürekli yürüyüşçü geçmiyor mu buradan diye, meğerse geçmiyormuş 🙂Likya yolu boyunca pek çok kez yolu kaçırdığımız ve geri döndüğümüz olmuştur ama bugün ki kaybolmayı sırf o köpeğin önünden ikinci kez geçmek zorunda kaldığımız ve yaşattığı panik yüzünden çok net hatırlıyorum. Bu küçük yol kaybetme sonrası yol arkadaşlarımızı İslamlar köyünde çay molasında yakalıyoruz. Ne yazık ki fotoğraf çektirmek kalktıktan sonra aklımıza geliyor 😔 Çünkü Akbel’den geçerken bir bardak su içelim diye girdiğimiz otelde kalmaya karar veriyoruz ve bu sebeple aramız açılabilir. Ama umarız tekrar görüşebiliriz ve bu sefer fotoğraf çektirmeyi ve iletişim bilgilerini almayı ihmal etmeyiz.
Neyse ki çok da tembellik etmedik yürüyerek gidemedik ama kaldığımız otelden bizi Patara’ya bıraktılar. Görmeden geçmek olmazdı, biraz ören yeri geziyor, biraz da plaj keyfi yapıyoruz. Dönüşte para çekmemiz gerektiği için dolmuşa binmeyip Patara’nın çıkışına kadar yürüyoruz ki dolmuş şoförü buna anlam veremiyor, yok efendim yürüyemezsiniz yok efendim çok uzak, sen bizi karamürsel sepetimi sandın dostum? Ama tabi çarşıdan bindik dolmuşa 🙂