Rota: Akbel – Kalkan
Bugün de ne yazık ki yürümedik. Çünkü likya yolu Akbel – Patara – Kalkan diye devam ediyor, bizse dün Patara’ya gittiğimiz için Akbel – Kalkan arasını kestirmeden gitmek istiyoruz. O yüzden oteldeki kahvaltı sonrası dolmuşla Kalkan’a geçtik ve direk Sevgi Otele gittik. Dün aklıma arkadaşım Deniz’in Kalkanlı olduğu hatta bir de otellerinin olduğu geldi. İyi ki de gelmiş, hem çok güzel ağırlandık, hem ailesiyle vakit geçirme şansımız oldu hem de ailesi buranın yerlisi olduğu için, yıllar içinde Kalkan’ın nasıl değiştiğini dinleme fırsatımız oldu.
Kısaca bahsetmek isterim ki bu şirin tatil beldemiz artık bizim beldemiz olmasından ziyade İngilizlere ait. Ev almalarının, yazı geçirmelerinin ötesinde esnafı da artık İngiliz ve ne yazık ki pek çok yerlisi de sahip olduğu mal varlığını paranın cazibesine kapılıp İngilizlere satmış ve o parayı da elinde tutamamış. Hatta eskiden sahibi olduğu restoranda, garson olarak çalışmaya başlayan kişilerin hayat hikayelerini de dinledik. Onun haricinde fiyatlar da artık İngilizlere göre ayarlanmış, yani ne yazık ki bize göre biraz pahallıca bir tatil mekanı 😔 Ama evleri, dar sokakları ve sevimli cafeleriyle çok güzel bir yer. Üstelik muhteşem Kaputaş plajına da çok yakın.
Biz otelde biraz dinlenip merkezi gezdik ve elbette yemek yedik 🙂 Yemek sonrasında hiç halimiz olmamasına rağmen Kalkan plajına gidip denize girdik ve suyun soğukluğu bizi biraz kendimize getirdi.
Akşam üstü üstümüzü değiştirip gene çarşıya inecektik ama uyku bize mani oldu. Yine de yeterli gelmemiş demek ki dinlenmek için burada bir gün daha kalmaya karar verdik. İyi de oldu aslında çünkü bu kadar gelmişken Kaputaş’ın tadını çıkarmadan devam etmek yakışık almazdı.