2016 Ağustos ayında arabayla yaptığımız gezimiz plan programdan çok tesadüfleri izleyerek gerçekleşti. Hasan’ın dede evi Maçka’dan başlayıp Bahar’ın baba evi Zonguldak’ta son buldu. Şehir gezmeyi pek sevmediğimiz ve muhtemelen artık evimizi özlediğimiz için yaylalardan sonra hızımızı biraz arttırmışız 🙃. Böylece haftalarca gezilebilecek bir bölgeyi 9 güne sığdırdık.
Maçka -> Palovit Şelalesi (rakım: 2600) -> Çat (rakım: 1350)
Köyden ayrılmak zor geldiği için ancak öğleden sonra yola çıkabilsek de Karadeniz yaylarını göreceğimiz için heyecanlıyız. Maçka’dan sonraki ilk durağımızı Ayder olarak belirleyip yola koyulduk. Ne var ki, Ayder’e yaklaştıkça yol üzerinde çok fazla turistik tesis görüp vazgeçtik ve rotamızı Palovit Şelalesi’ne doğru çevirdik.
Palovit 15 metre yükseklikten dökülen bir şelale, tahta merdiven ile yakınına inme imkanı da var. Gitmek isteyen varsa uyaralım; yollar pek düzgün değil yine de yol üstünde horon oynayanları görmek oldukça eğlenceli.
Aslında Palovit’ten yukarıdaki yaylalara doğru devam etmek istiyorduk ama minnak arabamızla çıkabilir miyiz emin olamadık ve yöre halkına danıştık. Aldığımız cevap ‘çıkarsınız ama arabayı kırarsınız’ olunca da arabayı riske atamadık ve Palovit’ten dönüp kalacak yer arayışına girdik.
Hava kararmak üzereyken Çat yaylasında bir pansiyonun bahçesinde çadır kuracak yer bulduk. Çat, Fırtına deresi yanına kurulu yani derenin sesiyle uyumaya hazırlıklı olmak lazım.
Yaz tatillerinden ve plaj,kum,güneş görmekten sıkılmışken buradaki resim ve anlatımları görmek bana yeni alternatifler ve ufuklar açtı diyebilirim. Biz işlerimizi henüz bırakamadığımız için bu gezinin biraz daha minisini düşünebiliriz 🙁 . İyi geziler takipteyiz.