Antalya Müzesi
Son zamanlarda daha bir sevmeye başladım tarihi, bilmiyorum belki yaş almanın da etkisi vardır 🙃. Likya yolunu yürürken yol üzerindeki ören yerlerini gezmiştik ama hiçbirinden bu kadar etkilenmemiştim. Oysa Antalya müzesine toplanan tarihi eserler bizi şaşkına çevirdi. Beni en çok etkileyen kısım küp mezarları ve elbette Perge heykel ve lahitleri. Zaten müze gezisinden sonra da soluğu Perge Antik Kent’inde aldık. Bilgilerim derli toplu ve kalıcı olsun istedim. O yüzden etkilendiğim eserleri, resimlerini ve bilgilerini bu yazıda topladım.
Küp Mezarlar
Elmalı Karataş – Semayük’te ilk tunç çağına ait mezarlık alanda (yani MÖ. 3000 yıllarında), ağızları doğuya bakacak şekilde toprağa yan yatırılmış çok sayıda küp açağıda çıkarılmış. İçlerinde birden fazla ölünün konulmuş olduğu anlaşılan bu küplerin ağızları büyük bir taş ile kapatılmış ve kenarları da tarla taşlarıyla çevrilerek korunmaları sağlanmış. Küplerin içerisinde çok sayıda ölü armağanı da bulunmuş; çeşitli kaplar, idoller, süs eşyaları vb. Ayrıca küplerin bazılarının üzerinde mühür baskısı, çentik, gamalı haç, keçi ve kulübe gibi motifler dönemin günlük yaşamını yansıtmaları açısından önemliymiş.
Perge Heykel ve Lahitleri
Perge Antik şehrinden çıkarılmış onlarca heykel ve lahit bulunuyor müzede. Daha çok mitolojik tanrıların heykelleri var, tanrıların hikayelerine de ver yerilmiş müzede. Bu zengin kültürden çok etkilendiğimiz için bir de antik kente gidip, şehri vakti zamanındaki haliyle hayal etmek istedik. Müzede bizi en etkileyen eserse Harakles Lahitleriydi. Farklı birkaç lahitte aynı tema uygulanmış. Lahdin kısa yanlarından birinde yeraltı dünyasına açılan kapı ve muhafızları bulunur. Diğer üç yanda, ‘Herakles’in On İki İşi’ efsanesi işlenmiştir. 12 Efsane sahne sahne anlatılmıştır ve Herakles ilk sahneden itibaren fizyolojik değişimler gösterir ve yaşlanma süreci izlenebiliyor😯
Herakles
Tanrı Zeus ile ölümlü Alkmene’nin oğludur. Hera, kocasının bir ölümlüyle kendisine ihanet etmesini içine sindiremez ve bu birleşmeden dünayaya gelen Herakles’ten nefret eder. Bu yüzden Herakles’e cinnet geçirtir, karısını ve çocuklarını öldürtür. Herakles kendine geldiğinde bu günahlardan arınmak ister. Danıştığı Apollon kahini, Kral Eurystheus’un hizmetine girerek günahlarından kurtulabileceğini ve ölümsüz olabileceğini söyler. Hera’nın yandaşı olan kral, Herakles’e birbirinden zor oniki işi buyurur.
İşte 12 Efsane
1. Uzun Yan
- Postuna ok ve mızrak işlemeyen Namea Aslanını elleriyle boğarken tasvir edilmiştir. Aslanın postunu yüzerek kendine zırh edinir ve çoğunlukla bu post ile gösterilir.
- Lerna bataklığında yaşayan, başı insan biçimli Hydria adlı ejderin saçlarından kavramış kafasını kopartmaya hazırlanırken tasvir edilmiştir. Efsaneye göre, ejderin kesildikçe çoğalan kafalarını tek tek koparır ve ölümsüz olan başını da bir kayanın altına gömer.
- Erymanthos dağında yaşayan korkunç yaban domuzunu yelesinden yakalamış olarak tasvir edilmiştir. Domuzu bir ağ ile yakalayarak Kral Eurystheus’a götürür.
- Tanrıça Artemis’e ait altın boynuzlu, tunç ayaklı geyiği diziyle bastırarak dört ayağı üzerine diz çöktürmüş olarak tasvir edilmiştir. Geyiği önce ok ile yaralayarak yakalar ve krala götürür.
- Gaga ve pençeleri tunçtan, insan etiyle beslenen Stymphalos Gölü kuşlarını oklarıyla öldürürken tasvir edilmiştir. Öldürdüğü kuş yerdedir. Elinde kırık parçalardan anlaşıldığı kadarıyla okun bir parçası kalmıştır. Diğer eliyle de yay tutuyor olmalıdır. Efsaneye göre Herakles, bu canavar kuşları Athena’nın verdiği zillerle ürkütmüş sonrada oklarıyla öldürmüştür.
Kısa Yan
- Bu sahnede Herakles, Elis Kralı Augias’ın ahırlarını temizledikten sonra, dinlenirken tasvir edilmiştir. Sağ elinde ahırları temizlemek için kullandığı sopanın bir bölümü vardır. Kral, Herakles’i küçük düşürmek için uzun yıllardır temizlenmemiş olan ahırları temizlemesini buyurur. Herakles de Alpheios ve Peneios ırmaklarını ahırlara yönlendirerek temizler ve bunun karşılığında vaat edilen sürüleri alamayınca kral ve oğullarını öldürür.
- Bu dar yanın ortasında, iki sütun arasındaki alanda beline kadar çıplak bir kadın figürü yer almaktadır. Kadın sağ elinde dörtgen biçimli bir okluk, diğer elinde büyük bir bölümü noksan yay yer almaktadır. Bu kadın figürü Omphale’dir. Karısını ve çocuklarını öldüren Herakles’in bu günahından arınmak için Delphi’deki Apollon Tapınağında üç yıl köle olarak çalışması gerekir. Lidya Kraliçe dul Omphale Herakles’i köle olarak satın alır. Arınma süresi sonunca Omphale’den ayrılır ve oniki macerasını gerçekleştirir.
- Herakles, bu sahnede Hesperidlerin bahçesinden altın elmaları çaldıktan sonra dinlenirken tasvir edilmiştir. Sağ elinde sembolü olan sopa vardır. Sol elinde muhtemelen çaldığı altın elmalar olmalıdır ancak eli mevcut değildir. Hesperidler ve bir ejderin koruduğu büyülü meyvelerin bulunduğu bahçeden dünyayı omuzlarında taşıyan Atlas’ı kandırarak elde ettiği altın elmaları daha sonra Tanrıça Athena’ya verir.
2. Uzun Yan
- Herakles, sağ diziyle sırtına basarak Minotauros adlı azgın boğaya diz çöktürmüş olarak tasvir edilmiştir. Girit Kralı Minos’a ait olan ve Poseidon tarafından kudurtulan boğa, ekinlere zarar vererek adayı açlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Daha sonra Herakles, azgın boğayı boynuzlarından tutarak Yunanistan’a götürür.
- Herakles diz çökmüş olan Diomedes’i öldürürken tasvir edilmiştir. İnsan eti yiyen yabani atların sahibi Trakya Kralı Diomedes ile çarpışan Herakles, kralı öldürüp etletini atlara yedirir. Diomedes’in ölümünden sonra ehlileşen atlar sahnenin sağ üst kısmında sembolize edilmiştir.
- Herakles, atın üzerindeki Amazonlar kraliçesi Hyppolite’yi öldürmek üzereyken tasvir edilmiştir. Amazon’un başı mevcut değildir. Ancak Herakles’in kollarının hareketinden Amazon’u başından kavramış olduğu anlaşılmaktadır. Kral Eurystheus’un kızı Admete, Ares’in Amazonlar Kraliçesi Hyppolite’ye armağan olan büyülü kemeri ister. Herakles kraliçeyi öldürüp kemeri alır.
- Herakles, diz çöktürdüğü üç başlı devin başından tutmuş öldürmek üzereyken tasvir edilmiş. Kral Eurystheus, dünyanın batı ucunda bulunan Okeianos Irmağının bir adasında yaşayan dev Geryoneus’un büyük sığır sürülerini getirmesini ister. Herakles sığırları almak için Cebelitarık Boğazını geçer ve anı olarak geçit yerine iki sütun diker (Herakles Sütunları). Daha sonra Okeianos Irmağını geçerek devi öldürür ve sığırları krala götürür. Sığırlar, sahnenin sağ üst kısmında sembolize edilmiştir.
- Herakles, üç başlı köpek biçimindeki Kerberos’u başında tutarak oturtmuş olarak tasvir edilmiştir. Bu 12 işin en zorudur. Hermes ve Athena’nın yardımıyla Herakles yeraltı ülkesine iner. Orada bağlı bulunan Theseus’u kurtarır ve üç başlı Kerberos köpeğini yeryüzüne çıkarır. Kral Eurystheus bu köpeği görünce korkar, Herakles de Kerberos’u Hades’e geri götürür.
Perge Antik Kenti
Antalya’da yaşamanın avantajı ile evden yarım saat uzaklıktaki antik kente gitmemiz oldukça kolay oldu. İlk kez de böyle birşey yaşadığım için pek keyiflendim doğrusu. Müze kartlarımızı kullanarak antik kente girdik ki bu da beni çok mutlu etti. Çünkü birkaç defa alıp koca yıl kullanmadan tarihini geçirmiştim. Neyse heyecanlı, keyifli ve yorucu bir gün oldu bizim için. Hatta biraz kaptırmışız tiyatroyu gezmeye yetişemedik, kapanmıştı, bir sonraki gün tekrar gittik biz de 😉
Aşağıya Pergeyle iligli bilgileri yazdım, benim için en güzel kısmı ise kentin tepesindeki seyir terası. Çıkması biraz zahmetli ama çıkın, tepeden de oldukça etkileyici antik kent. Biz kısa bir meditasyon yaptık burada, gözlerimi kapadım ve kendimi huzura bıraktım.
Yıllar yıllar geçiyor, kalıntılar arasında doğa yaşamaya devam ediyor; çiçekleri, kuşları, böcekleri ve tosbalarıyla 🤗
Perge Tarihi Bilgiler
“Perge, bir bütün olarak günümüze ulaşmış en büyük ve önemli antik yerleşimlerden biri olması yanında, kazılarda tespit edilen kalıntılar ve eserlerin uygarlık tarihindeki önemi nedeniyle UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alması uygun görülmüş.
Perge’nin tarih ve sanatseverler açısından gözde bir yerleşim olmasının nedeni ise Antik Çağ’ın en önemli heykel üretim merkezlerinden birinin burada bulunması. Yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan bu heykellerin sergilendiği Antalya Müzesi dünyanın en zengin Roma heykel müzeleri arasında sayılıyor.
Perge, en parlak yıllarını Roma hakimiyetinde olduğu M.S. 2.-3. yy yaşamış olup, günümüzde görülen yapı kalıntılarının büyük bölümü de bu döneme aittir. Ancak yerleşim tarihi çok daha eskiye gider, örneğin kent girişinde bulunan iki kule M.Ö. 3. yüzyıla tarihlendirilir. Kulelerin arasında ise anıtsal çeşmeye kadar uzanan 300 mt uzunluğunda bir cadde mevcut. Kentin ana caddesi olan bu yolun iki tarafında ise bir zamanlar dükkanlar sıralanıyordu. Perge’nin arkeolojik açıdan öneminin nedenlerinden biri, kent planlamasında ulaşılan düzey ve Roma Dönemi’nin en düzenli kentleri arasında yer alması.
Perge’de su yapılarının fazlalığı dikkat çekiyor; 4 tane anıtsal çeşme, 2 hamama su getiren düzenek, sutünlu caddenin ortasında uzanan su kanalı.
Kentteki bir diğer önemli yapı ise 12.000 kişilik stadyum. Antik çağda spor müsabakalarının ve yarışların gerçekleştiği bu yapı, günümüze en iyi durumda ulaşmayı başarmış Stadion binalarından. Perge tiyatrosu ise 13.000 seyirci kapasiteli.
Perge, Hristiyanlık tarihi açısından önemli bir yerleşim. Bunun nedeni, bu dinin tüm dünyaya yayılmasında büyük pay sahibi Aziz Paul’un, yolculuklarında birden çok kez buraya uğramış olması. Ki Türkiyedeki en popüler trekking rotalarından Aziz Paul Yolu’nun başlangıç noktası da burası.”